İnsanın doğa ile ilişkisi var olduğu ilk andan itibaren başlamaktadır. Bu ilişki doğanın insan karşısındaki gücü ve insana sunduklarıyla yaşamsal bir öneme sahip olmuştur. İnsan-doğa arasındaki bu organik bağın getirdikleri aynı zamanda, doğal fenomenlerin bilinmezliği karşısında insanı aciz hissettirmiştir. Dolayısıyla insan, doğayı anlamlandırıp sırrını çözme isteği duymuştur. Din, bilim, felsefe ve sanat da doğayı anlamanın ve tanımlamanın yolları olarak, bu ilişkinin tarihsel sürecinin belirleyicisi olmuştur. Bilimin ilerlemesi sonucu toplumsal yapıdaki her değişiklik dönemin düşünsel ve sanatsal tavrını da biçimlendirirken, özellikle Aydınlanma Döneminde doğaya hükmetmek düşüncesi insanı cesaretlendirmiştir. Sanayi devrimi ile teoride kalan bu düşünce pratikte uygulama bulmuştur. Aydınlanmanın Descartes’ten başlayan mekanik dünya görüşüne karşı çıkan Romantizm, doğadan uzaklaşmanın yarattığı olumsuz etkilere dikkat çekmiş ve Aydınlanmanın akılcılığına karşılık sezgiyi ön plana çıkartmıştır. Özellikle Alman İdealizminden ayrı değerlendirilemeyecek Romantik sanatçılar, doğanın yüceliği ile kutsallığını ve kaybolan doğa özlemini eserlerinde sıkça konu edinmişlerdir. Bu çalışmada amaçlanan; insanın doğayla kurduğu ilişkiye yön veren etmenleri incelemek ve Alman Romantik sanatçı Caspar David Friedrich’in manzara resimlerindeki doğayı ele alış biçimlerini dönemin algısı üzerinden çözümlemektir.
Anahtar Kelimeler: İnsan, doğa, Romantizm, Caspar David Friedrich, manzara resmi
|